Salla Beni Kucağında

Deniz çalkalanıyor… Ardımda boğuk boğuk çocuk sesleri duyuyorum. Güneş alçalmış ve rüzgâr şiddetlenmiş. Tam nerede olduklarını göremiyorum; güneşin deniz üzerindeki pırıltısı gözümü alıyor. "Öyle yapmayacaksın" diyor çocuklardan bir tanesi. "Ayağını şöyle çırpacaksın. Bak!" Onları görecek şekilde hareket etmeye çalışıyorum. O sırada bir dalga yüzüme çarpıyor. Genzimden aşağı doğru birkaç damla tuzlu su süzülüyor. "Gördün mü?" diye bağırıyor o öğretmen çocuk, çevik bir şekilde sudan dışarı çıktığı anda. Naylondan şişme balıkları uzaktan küçük bir köpekbalığı gibi duruyor ve dalgaları hiç umursamıyormuş gibi görünüyor.

Biraz daha ileri doğru sürüklendiğimi farkediyorum. Şimdi iskele daha uzakta kaldı. Sola doğru dönüyorum. Onları görüyorum… Birkaç kulaçla yanlarına yaklaşıyorum. Güneş iyice sarı, iyice parlak. Torununu suyun içine batırıp çıkarıyor babaanne. İkisinin saçları da ıslamış, ikisinin saçları da yüzüne yapışmış. Küçüğün kollarında kolluklar; biraz şaşkın ama gülümsüyor. Babaanne onu cesaretlendiriyor. "Hop hooop… Bak ne kadar güzel!" Bir dalga da onların üzerine doğru geliyor. Neşeyle karşılıyorlar. "Ayy.." diyor babaanne. "Ayy…" diye tekrar ediyor küçük. Rüzgâr tekrar uğulduyor, kuzey yönünden. Çocukların bağırtıları da tekrar duyuluyor. "Oldu mu?" diyor öğrenci çocuk dipten tekrar yüzeye çıkarken. "Hayııır" diyor öğretmen.

Denizi arkama alıp kumsal tarafına bakıyorum. Kocaman beyaz bir kadın, şimdi sırtını döndürmüş güneşe. Öğretmen ve öğrenci çocukların anneleri yanyana iki şezlongta uzanmışlar. Evlerinin kapısından sokağa yönelen kadını görüyorum. Elinde bir havlu var. Üstündeki yazmadan elbisenin etekleri uçuşuyor. Sakin sakin kumsala doğru döndürüyor yüzünü. "Bak, anne geliyor" diyor babaanne, yüzündeki tam gülümsemeyle.

Yüzümü tekrar denize çeviriyorum. Güneş gözümün içine giriyor, rüzgârın sesi bir an için kesiliyor. Daha derin bir sessizlik için başımı suyun içine daldırıyorum. Dünya dönmeye devam ediyor. Yutkunuyorum. Yutkunmamın sesi içimde yankılanıyor. Bulanıkça bir yeşilin içinde nefesimin sesini ve dünyanın dönüşünü dinliyorum.

*****

Gözümü kırpıştırıyorum, başımı sudan çıkarınca. "Merhaba" diyor. "Deniz bugün çok güzel değil mi?". Yazmadan elbisesini çıkarmış, yanımıza gelmiş. Çırpıntının içinde hepimiz belirgin bir ritmle inip inip çıkıyoruz. Babaanne ve torun da bana bakıyorlar. Gülümsüyoruz. Denizin koynunda mutlu olduğumuzu biliyoruz. Karada olduğundan daha yakınız birbirimize. Birbirimize daha çok sevgi duyabileceğimizi hissediyoruz. Ve deniz de akşam üstünün bu en güzel anında, bizi adil bir ana gibi kucaklayıp bir ileri bir geri sallarken, hepimizi içine alırken ve hepimize aynı muameleyi yaparken, içimize derinden derine birbirimiz için sıcak bir sevgi saldığını biliyor.

Deniz bizi birleştiriyor.

Hiç yorum yok: