Oda Şehirler

Kapı çalınır.

Kapı açılır.

Kapının ardındaki, odanın içindekine görünür: Odanın içindekinin alnını bir alev okşar, belli belirsiz. Şehirden katman katman duvarlarla ayrıldığını zannettiği o an, duvarlar bir gül yaprağı gibi açılır, yana düşer. Şehir, özüyle karşısına serilir: Şehir, odaya girer. O, odaya girerken gül kokusu duyulur.

Halbuki, öylesine gelmiştir şehir; bir alışverişi yoktur geceyle. Birazdan o da uyuyacaktır herkes gibi. Onun da ciğerlerine hava dolmaktadır yaşayabilmesi için.

Şehir, yatağa ilişir; gözlerini yavaşça kapar. Odadaki, onun için olmak hevesiyle çırpınırken, o ağırbaşıyla düşünür ağırlık vermeden ve yumuşacık gülümser: Hafifletir oda sahibinin kaygılarını.

Tam olarak odadadır şehir; ama yemin ederler, üzerine yemin edilesi bu şehrin ki, şehir dışarıdadır ve birazdan odadaki misafirinin rüyasına girecektir. Uykuya dalmadan az önce gözlerini açtığında, şehrin yüzünde aşk ifadesini görür ve Hira Dağı'nı düşünür.

fotoğraf: http://flickr.com/photos/7aboob/56014360/

1 yorum:

hicbirsey dedi ki...

bu bizim oda. yani bizliğin odası.